Farklı bir konsept ve
farklı bir yaklaşımla 2015’ten bu yana yepyeni bir marina anlayışını hayata
geçiren Viaport Marina, 4 yılda 50 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırladı. Marina
ayrıca teknelere verdiği teknik hizmetlerle de dikkat çekiyor: Yeni hedef, dünyanın
en büyük refit merkezi olmak.
Eğlence merkezinden akvaryuma, tema parktan marinaya, alışverişten turizme kadar pek çok olanağı bünyesinde barındıran Viaport Marina, sahip olduğu görsel tasarım ve sunduğu avantajlarla dikkatleri üzerine çekiyor. Viaport Marina, bünyesinde düzenlenen sosyal etkinliklerle ziyaretçilerine hoşça vakit geçirme olanağı sağlarken, marinada konaklayan tekneler için verdiği teknik hizmetlerle de adından başarıyla söz ettiriyor. Viaport Marina’da 50 metreye kadar olan yatların refit işlemleri karada yapılırken, 100 metreye kadar olan yatların her türlü ihtiyacına denizde rahatlıkla cevap verilebiliyor. Marina ayrıca yeni yatırımlarla da kapasitesini her geçen gün artırıyor. Via Properties Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Bayraktar, dünyanın sayılı refit merkezlerinden biri olma yolunda yatırım ve çalışmalarının sürdüğünü ifade ediyor. Geride kalan 4 yılda 50 milyondan fazla ziyaretçi sayısına ulaşan Viaport Marina ve sektöre ilişkin sorularımızı yanıtlayan Bayraktar, Via Properties’in denizcilik alanındaki yatırımlara yaklaşımını değerlendirdi.
VİA Grup olarak marina yatırımınız 2015 yılında başladı, bugün Viaport Marina bir alışveriş merkezi konseptini de içinde barındırıyor. Yatırıma başlarken öngörünüz neydi ve bugünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizim grup olarak önceliğimiz perakende sektörü. Yani biz daha çok perakendeye yatırım yapıyoruz. Marina projemizde de bunu ön planda tuttuk aslında. Diğer marinalara bakarsanız daha çok tekne sahiplerine hizmet verdiklerini, halktan kopuk olduklarını görürsünüz. Viaport Marina projemizde bunu biraz değiştirmeyi planladık. Sadece marina değil, sadece perakende değil; eğlencesi, akvaryumu, perakendesi ve marinası iç içe… Biz projeye başlarken birçok şeyi birleştirmeyi düşündük ve bugün bunu başardığımızı düşünüyorum. Bu proje Tuzla’yı başka bir yere taşıdı. 2019 yılında 15 milyonun üstünde ve açıldığımızdan bugüne de 50 milyonun üzerinde ziyaretçiyi Tuzla’ya getirdik. Bu insanların birçoğu hayatında belki hiç marina görmemiş, marinayla hiç işi olmamış insanlar. Dolayısıyla bu halkla iç içe, pek çok aktiviteyi birleştiren konseptimiz istediğimiz sonucu verdi diyebiliriz.
Projenin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Viaport Marina projesine bakacak olursanız Türkiye’nin en güzel projelerinde biri. Bu pek çok yerden de tescillenmiştir. Ben en güzel projesi demek istiyorum, gelen ziyaretçi sayısına baktığımızda halkın da bunu takdir ettiğini görüyoruz. Kaldı ki dünyada da bunun görsel şov olarak örneği yok. Biz, 15 milyon kişi geldi, 4 yılı geride bıraktık diyoruz ama bana göre halen daha bebek ve gideceği daha çok yol var. Birkaç yıl içerisinde dünyanın da ilgi duyduğu bir yer haline geleceğimizi düşünüyorum. Geçtiğimiz yıl 50 bin turist gelmiş marinaya, bu yıl 100 binin üzerinde turist getirmeyi planlıyoruz. Bu şekilde katlanarak artan ziyaretçi kitlemizle birkaç yıl içerisinde çok farklı bir noktada olacağımızı öngörüyoruz. Biz bu sektöre girdik, çok güzel bir projeye imza attık. Karşısına geçip gurur duyabileceğimiz bir proje yaptık. Bundan dolayı çok mutluyuz. Bu proje bize yeni kapılar açtı. Marinacılığı ve fuarcılığı biz bu projeyle öğrendik. Çok güzel fuarlar organize ettik. Bu fuarların büyüyerek devam etmesini arzu ediyoruz. Biz sonuna kadar projemizin ve fuarlarımızın arkasındayız. Sektör de bu fuarların arkasında olduğu sürece büyüyerek devam edeceğiz.
Marina içerisinde refit ve bakım hizmetleri için de yatırımlarınız var, bunlar hakkında neler söylersiniz?
Yatlar refit ve bakım işlemlerini marinada almak istiyor. Biz de bu ihtiyacı görüp bu hizmetleri verebilecek yatırımlarımızı yaptık. 75 ton kapasiteli ve 300 ton kapasiteli 2 adet travel liftimiz mevcut. 50 metreye kadar olan yatları karaya alıp rahatlıkla hizmet sunabiliyoruz. Suda bakımda 100 metreye kadar olan yatların her ihtiyacına cevap verebilecek durumdayız. Türkiye’de bu şartları sağlayacak marina sayısı çok az. Bizim amacımız 100 metreye kadar olan yatları da karaya alacak donanıma ulaşmak. Dünyanın en büyük refit merkezlerinden bir tanesini yapma yolunda çalışmalarımız var ve biz bunu yapacağız. Bizim bir avantajımız da konumumuz. Bizim yerimiz Tuzla! Bu işin tam kalbindeyiz. Dolayısıyla bu anlamda da gideceğimiz daha çok yolumuz var.
Sektöre yeni sayılabilecek bir tarihte giriş yapmış bir yatırımcı olarak, denizcilik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunu?
Sektöre girişimiz çok yeni fakat üzülerek şunu ifade etmek istiyorum, Türkiye olması gerekenin çok ama çok gerisinde. Biz Avrupa kalitesinde üretimi Çin fiyatıyla yapabilecek bir ülkeyiz. Bu iki faktör bizi dünyanın merkezine taşıyabilir. Biz bugüne kadar uluslararası anlamda bir marka çıkaramamışız. Butik olarak çok güzel işler yapmış olabiliriz ama dünya markası olmak başka bir şey. Türkiye’deki arkadaşlarımızın İtalyan, Fransız markalarından çok daha ileriye gidebilecek imkânları var. Bugün Avrupa’da işçilik konusu dünyanın en zor meselesi. Ama halen adamlar bizden daha ileri. Sektörün bu vizyonu ortaya koyup, vizyon ve misyonu yeniden yorumlayıp planlama yapması lazım. Çünkü bizim bunu yapabilecek potansiyelimiz var. Kreatif üretim konusunda biz Avrupalı üreticiyle yarışacak düzeydeyiz. İşçilik olarak da bizim hem insan gücümüz hem bilgi ve tecrübemiz var. Geriye vizyoner yatırımcı kalıyor. Bugün bu şartlarda onlar hâlâ bizden ileriyse, emin olun onlar zoru başarıyor, biz kolayı yapamıyoruz.
Geçtiğimiz yıllarda sizin yüzen evlerle ilgili bir projeniz vardı ve bunun bir örneğini 2019 Ekim ayında Viaport Marina’da düzenlenen fuarda gördük. Proje ne aşamada? Hedeflenen nedir? Kısaca bahseder misiniz?
Aslında çok vizyoner bir proje bu projemiz. Bu projedeki evleri tek tek yaptığınızda çok radikal kalıyor ama bunların 50-100 tanesini bir alanda konuşlandırırsanız denizde bir yaşam oluşturmuş oluyorsunuz. Tabii geliştirmek çok kolay olmadı. Projenin prototipini fuarda gördünüz. Bununla ilgili Avrupa’dan marinalarla da görüşüyoruz. Yüzen evlerle bir yaşam merkezi oluşturmayı amaçlıyoruz. Bunun yanında yüzen butik oteller şeklinde planlıyoruz. Tek başına olduğunda çok fazla radikal kalıyor ve insanların ben bunu alayım da burada kalayım demesi kolay olmuyor. Proje üzerinde detaylı şekilde çalışıyoruz ve bir hikâye ortaya koymaya çalışıyoruz.
Sizin İstanbul’a gelen turistleri marinaya taşıma üzerine acentelerle ortak çalışmalarınız olmuştu geçtiğimiz yıllarda. Bu çalışmalarınız devam edecek mi?
İstanbul aslında son yıllarda çok turist alan ve gelen turistin katma değer oluşturduğu bir şehir. Viaport Marina da tema parkıyla, aslan parkıyla, eğlence alanlarıyla, alışveriş merkeziyle ve görsel şovuyla turistik bir mekân olma yolunda ilerliyor. Geçtiğimiz yıl çok ciddi sayıda turisti marinaya getirmeyi başardık. Önümüzdeki yıl da bu sayının artacağını öngörüyoruz. Pek çok acente bize bu anlamda turist getiriyor. Bu turistleri buraya getirmenin de farklı yolları var. Gerek denizden gerek kara yolundan ve gerekse Marmaray üzerinden demiryoluyla ulaşım olanaklarımız mevcut.
Son olarak sektöre vermek istediğiniz mesajınız var mı?
Biraz önce de bahsettiğim gibi Türk denizcilik sektörüne yeni bir vizyon kazandırılması gerektiğini düşünüyorum. Bu sektörün çok daha ileri seviyelerde olması gerektiğini düşünüyorum ve bunu hak ettiğimize inanıyorum. Bu seviyede miyiz? Elbette değiliz. O seviyelere gelmemiz için sektör temsilcilerimize ve yatırımcımıza çok iş düştüğünü düşünüyorum. Türkiye’den çok güzel markalar çıkması gerektiğine inanıyorum. Önümüzdeki süreçte Türkiye’den çıkan, dünya çapında adından söz ettiren, seri üretime geçmiş markalar görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Ülkemiz adına bunu çok istiyorum. Ve bu ülke insanı bunu başarabilecek güce sahip, bu ülke bunu hak ediyor.